• Kurokami The Animation - 18







    Abisi Reishin'i arayan Kuro her bölümde olduğu gibi bu bölümde de karşısına çıkan başka bir Mototsumitama-Master Root ikilisine kafa göz dalarken birazcık ayarı kaçırır. Bu seferki galibiyeti Kuro'dan alışık olmadığımız kadar vahşi ve "yeminimi bozdum ülean" kıvamında olacaktır. Adım adım Reishin'e yaklaşmakta olan kızcağız da sonunda kafayı sıyırmış, Exceed'in ayarını kaçırmıştır.

    6. bölümde bıraktığımız Mikami geri dönmüş, 12. bölümde bağrımıza taş basıp acısını sinemize çektiğimiz Excel ile anlaşma yapıp Reishin'e dalmak üzere adaya gelmiştir. Sekiz koldan Reishin'e dalınmasına rağmen eleman fazla güçlü olduğundan hepsini savuşturur ve yetmezmiş gibi Mikami ile Excel'i belki de bir daha döndürmemek üzere tahtalı köye postalar. Gerçi bu bölümdeki dövüş sahneleri ve Excel-Mikami vs. Reishin faslı bayağı ilgi çekicidir ama Kurokami izleyenler için beklenmedik hiçbir gelişme olmaz.

    "Kuro Reishin'i beklerken" bölümlerinden bir yenisini daha atlatmanın verdiği huzur tarif edilemez. Filler bölümün gerçek tanımı olan 18. bölüm konu olarak hiçbir gelişmenin yaşanmadığı, çok kasarsak tarihçi hatunun da bir takım özellikleri olduğunu gösteren, ilerisi için hiçbir tahmin yaptırmayan "eelee alelade" bir bölümdü.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi