• 07-Ghost - 11





    Atonement For Loved Ones Is...

    Teito'nun kilisede kalmaya karar vermesiyle birlikte eğitimi de başlamış olur. Ağır işlerin bindiği sırtını doğrultmaya çalışan Teito her fırsatta Mikage'nin intikamıyla yanıp tutuşmaktadır. Dostunun acısını içinde hissetse de yaşamasının bir ceza olduğunu düşünmekten kendini alamaz. İşte böyle bir zihin bulanıklığı içinde keşişler Teito'ya kiliseye katılması için teklif getirirler. Barsburg İncil'ini ezberlemek için 1 aylık bir mühlet verilecektir kendisine.

    Yahu tamam anladık, Mikage öldü! E ama yeter artık her bölümde temcit pilavı gibi önümüze eski hatıraların getirilmesi. Hayır, anlamıyorum nedir amaç yani bunu sürekli anımsatmakta. Teito bir şeyler yaşar ve hemen dönüp Mikage'yi hatırlar. Öldükten sonra bile bu kadar çok rol kapan başka bir karakter var mıdır acaba? Her bölümde aynı terane. Gerçekten sıkmaya başladı.

    Neyse en azından bu bölümün finalinde yeni bir karakter daha diziye dahil oldu. Teito'nun rakibi olduğunu söyleyen bu güzellik budalası delikanlının ismi de hangi konuda rekabete gireceği de henüz meçhul. Artık onları da Mikage'siz bölümlerde görebiliriz belki.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi