• Pandora Hearts - 6





    A Discrepant Place of Existence

    Bulduğu köstekli saatin Alice'in hatıralarında bir anlam içermesi sebebiyle eski evine gitmeye karar veren Oz'a yine Alice ve Raven eşlik eder. Bölüm boyunca çok kereler eski yaveri Gilbert'i anımsayan Oz'u eski evinde hiç düşünmeyeceği bir sürpriz beklemektedir. Raven Gilbert'tir.

    Abyss'te hiç geçmemiş gibi görünen zaman aslında 10 yıla tekabül etmekte ve Oz içeride sularla oynar, katil bebeklerle vaktini geçirirken aslında dünyamızda 10 yıl geçmiş, Gilbert iyileşmiş ve adını değiştiresi tutmuş, Pandora isimli örgüte katılmış ve Oz'a hizmet etme görevini hala devam ettirmektedir. "Madem geçmişi yad ediyoruz, o halde eski Baskerville cüppelilerini de bir anmazsak ayıp olur" diye düşünen senaristler Gilbert'ı 10 sene önce fişekleyen cüppeli denyoyu da yeniden çıkartır ve aksiyonun göbeğine atarlar.

    Çok pis yerde biten bölüm zaten benzerlikleri gözümüze gözümüze sokulan Raven-Gilbert ikilisinin gerçek kimliklerini açıklamaktan öteye gidemedi gibi. Oz ile Gilbert'ın ilk tanıştıkları günü ve Oz'un nasıl soylu davrandığını anlatmanın yanında pek kendini geliştiremedi. Abyss'in zaman üzerindeki bükme etkisini öğrenmiş de olduk. Tek sürpriz (ki zaten bilmekteydik) üzerine kurulmuş ara bölümlerden biriydi.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi