• Kurokami The Animation - 14





    Breakthrough


    Bir akşam yemeğinde tüm aileyi toplayan Kaionji Grubu Başkanı bir açıklama yapar ve Yuki'nin kocası Kuraki'yi başkan yardımcılığına getireceğini söyler. Aile erkânı Kuraki'yi bir yabancı gibi gördüğünden buna itiraz eder ama babanın lafına da kimse karşı gelemez. Kuraki basamakları tek tek çıkmaya devam etmektedir.

    Hayatı boyunca insanları kullanarak geçinen prenses Yuki artık durumu sorgulamaya başlamış, Master Root olmadığı için görmediği saygıyı kazanmaya karar vermiştir. Önce dışarıdan bir hatundan yardım alıp Akane'nin yerini öğrenmek için gün belirler. Ama randevu vaktinde karşısında kocası Kuraki'yi bulunca afallar ve gerçeklerin suratına bir tokat gibi çarpmasıyla da uyanır. Saygı görmek istiyorsa Master Root olmak zorundadır ve bir ikamenin Master Root olmasının tek yolu da Root'u kendi elleriyle öldürmesidir.

    Kuraki'nin başkan yardımcılığına terfi ettirileceği partinin haberini alan Kuro ve Keita yanlarına Alman pardesü birliklerini alarak mekanı basmaya gider. Adet olduğu üzere yine dövüş sahneleriyle geçen bölümün sonunda ise bizleri dramatik bir sürpriz beklemektedir. Serinin rotasını çevirdiği nokta ilk başta yapması gereken "zayıfların ölerek güçlülere hazırladığı daha güzel dünya" felsefini eleştirme düsturu sonunda yerini bulmuş, içi boş geyiklerin döndüğü çocuk kuşağı gitmiş, 2. sezon daha eli yüzü düzgün bir hale bürünmüş, seri de rayına oturmuştur.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi