• 07-Ghost - 7





    Does the Soul that was Devoured by the Wings,

    Dream of Its Beloved Child?

    Kilise çevresinde ailelerini savaşta kaybetmiş çocuklar yararına yine bir panayır düzenlenirken (ya da aynısı devam ederken) Mikage'nin gözüne sessiz ve her şeyi uzaktan izleyen bir çocuk takılır. Bu çocuğa hafiften sataşan ve laf atan Mikage beklediği tepkiyi alamadığı gibi çocuğu da kaçırır. Lakin çocuk bir süre sonra elinde ekmek, arkasında fırıncı ile koşarken görüntülenir. Çocuk açtır ve hırsızlık önündeki tek çözümdür. Tajio isimli bu çocuğu saklanıp ekmeği lüpteceği yerde bulan iki dost, çocuğun hikayesini dinler. Anne ölmüş, baba da para kazanmak için gitmiştir. Mikage'ye göre bu çocukla Teito arasında bir hayli benzerlik bulunmaktadır.

    Oturduğu yerden fetvalar sıkan Ayanami ise gizli planlarını devreye sokmuş, hem Teito'nun gücünü öğrenmek için yeni Kor'lar yollamakta hem de Kilise bölgesine yaklaşmak için yardımcılarını katliamlara göndermektedir. Bir kere daha hezimete uğramasına rağmen istediğini öğrenmiş, yeni fitne fesatları için ellerini ovuşturmaya başlamıştır. Frau'nun da varlığını fark ettiği Ayanami çok pis hesaplar peşindedir.

    Ordu iyiden iyiye Kilise'ye yakınlaştı ve Ayanami de ihtiyacı olan Göz'ü gördü. Aksiyon bir patlayınca durmayacak gibi görünüyor. Yeni bölümleri sabırsızlıkla bekliyorum.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi