• RideBack - 12





    Towards the Light Stage


    Küçük beyaz RideBacklerce kovalanan Tamayo ve Rin önde doludizgin giderlerken Tamayo aracına açılan ateşle yavaşlamak zorunda kalır. Rin ise bu durumu görüp hemen kendini yem olarak sunar ve hedef saptırır. Peşinden gelen küçüklüklere karşı havada ters parende gibi hareketler de çeken Rin bölüm boyunca sürecek bir kapışmaya yeni başlamıştır.

    BMA üyeleriyse GGP'nin diplerine kadar sızmayı başarır ve istenilen bölgelere gereken zararları vermeyi bilirler. Çarpışma tüm şiddetiyle sürerken radardan Kiefer'ı gören General tüm birimleri Kiefer'ın üzerine sürer. Her şey geride kaldığında karargahtan gelen emirle tüm birimleri geri çekmek zorunda kalan General yine de istediği teke teki bulmuştur. Kiefer ile General teke tek kapışacaklardır. Bu kapışmanın kaderini ise hiç beklenmedik biri belirleyecektir.

    Bu sırada fena kıstırılan Rin'in yardımına koşan Okakura da Rin'e bir anlık da olsa bir şans yaratır ve Rin alevler içindeki Fuego'ya atladığı gibi yeni bir kapışma için Suzuri'nin öldüğü parka doğru rotasını çevirir. Buradaki kapışmada Rin artık dövüşmemekte, dans etmektedir.

    Annesinin izinden nihayet kurtulmuştur.



    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi