• RideBack - 11





    Sometimes it`s Cloudy after a Rain

    Annesinin balerinlik zamanlarına geri dönüş yaşayan Rin kendi bale kariyerini ve sakatlığından sonra kendisine destek çıkan tek arkadaşını hatırlar ve yeni okulundaki ilk arkadaşı olan Suzuri'yi kaybetmenin acısıyla kendine yüklenir.

    Kiefer tarafından ertesi günkü çarpışmaya çekilmeye çalışılan Rin buna karşı çıkar ve ölen arkadaşının yasını tutmaya devam eder. Ama BTM üyeleri çoktan hazırlıklara başlamış ve GGP'nin sistemini hacklemeye girişmiştir.

    Muhabir hatuna bildiklerini paslayan Tamayo'nun abisinden öğrendiğimiz kadarıyla GGP yeni RideBackler geliştirmiş ve olası saldırı için bunları konuşlandırmıştır. Tamayo ise Okakura'ya gel birlikte kaçalım manyeli verse de Okakura davaya sadık kalmayı yeğler.

    Yaşadıklarından sonra duygu boşalmayı yaşayan Rin kızımız Tamayo hocasının omzunda ağlama krizi geçirir. Bir gün sonra ikisi de aynı helikoptere binip bu şehri terk edecektir. Lakin gidiş vakti çattığında Rin kararından cayar ve canısı Fuego'suna atladığı gibi davaya baş koyar. Bu kararında Suzuki'nin ölümü de önemli bir rol oynamaktadır.

    Savaş resmen başlamıştır.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi