• Gungrave - 21





    Duty


    Bear Walken ve ulağının arasındaki konuşmada Brandon'a karşı alınacak önlemler ilk sıradadır. Ha keza Lee ve Harry de ofislerinde Brandon'u ve yakalanması halinde ne yapılacağını konuşmaktadırlar. Bob'un intikamıyla yanıp tutuşan Lee yakalandığında Brandon'u tek başına halledeceğinin teminatını alır.

    Eski dostlarının evine gelen Brandon burada sıcak bir karşılama görür. Kızı eski dostlarına bırakan Brandon vazifesine doğru yollanır. Bu sırada Mika da babasının nasıl mezara girdiğini maalesef öğrenir.

    Doktor Tokioka Millennion içindeki köstebeğinden Orgmen için bazı belgeler alır ama fazla geçmeden yerleri tesbit edilir ve sokak arasında duyulan silah sesleriyle içimize bir kurt düşer.

    Millennion'un ne mene bir şey olduğunu çakozlayan Bunji de kendini içkiye vermiştir ama içki tüm kötülüklerin anası olduğundan parasını ödeyemez ve bar çıkışı afiyetle dayağını yer.

    Tek başına Millennion karargahına doğru yol alan Grave polis barikatına takılır ama polislerle uğraşmadan direk gelen Orgmen güruhuna dalar. Fakat bu sırada Millennion da boş durmaz, Balladbird Lee aracılığıyla Mika'nın yerini saptar. Eve gelip Grave'in patronunu ve Gary'i biçen Lee puştu kızı da alıp oradan uzaklaşır. Grave bunların hepsini radyodan duyar.

    Bunji ise yeminini bozup laboratuvara uğrar.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi