• Kurokami The Animation - 9





    Mother's Shadow


    Şımarık hatun Yuki kocaman plazanın en üstünde oturup sevdiceği Reishin'e kendi benzerlerini bulması için kapris yaparken Reishin gelen misafirlerin farkına varmış ve kızı başından savmıştır. Gelenler de bizim koca adam-küçük kız ve tayfası ile önceki bölümden çakma kızılderili Yakumo ve onun yanındaki çemkiren kızdır.

    Binaya giren ekibimiz haşin bir mücadele sonunda kısa süreli bir yenilgi alır ama çabuk toparlanıp Reishin'in peşinden giderler. Lakin geç kalırlar. Bu sırada gözlüklü fıdılın Reishin ile olan tanışmasını ve şimdi ona karşı geliştirdiği ihanet planlarını da öğreniriz.

    Keita sahilde takılıp abidik gubidik hareketler yaparken annesinin Root'u olan hatun çıkagelir. Sonradan öğreneceğimiz üzere yine Hiyou vardır bu planın arkasında. Önce Kuro'yu oltalar, sonra da Keita'nın çakma annesi tipli karı aracılığıyla Keita'yı haklarlar... Ama kolay mıdır lan öyle Tokyo çocuğu Keita'yı alt etmek! Arkası haftaya şeklinde istim üzerinde bırakarak sonlanır bölüm.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi