• Gungrave - 18





    Grave


    Yıllardır oturmakta olduğu karavandan fırladığı gibi Orgman sürüsünün arasına katıksızca dalan Grave önüne geleni biçerken karşıdan gelen zırhlı aracı fark edince hafiften bir üç buçuk atar. Lakin fazla tırsmadan hemen cevabını yapıştırır ve aracı kaldırıp kenara fırlatır (!) Böyle de bir azman olmuştur otura otura. Fırlattığı araç pehlivan çıkınca eline aldığı überalles silahla iki roket gönderir, "sükutumu bozanı çizerim" ilanını köprünün ortasına yapıştırır.

    Mika ile şehri turlamaya çıkan Grave eski dostlarının mezarlarının başına gelir. Bir süre iç hesaplaşma yaşadıktan sonra karşısına dikilen Harry'nin ordusuyla kapışır. Ordunun içinde Grave'in kafasına kafasına vuran dana kadar bir Orgman vardır ama hak getire, Grave onu da al aşağı eder... gibi olurken tekrar canlanan Orgman elinden çıkan şualarla Grave'i sersemletir. Velhasıl alayına isyan bayrağı açmış Grave karşısına çıkan bu azmanı tuzla buz etmesini bilir.

    Olay yerine teşrif eden Doktor Tokioka geçmişte olanları Mika'ya izah ederken Mika da idrak etmenin acemiliğiyle şaşırır ve çok geçmeden adamı benimser. İspiyoncularından haberleri alan Harry'nin gözleri ise olayın görüntülerini bilgisayarında görünce fal taşı gibi açılır. Kim öldürecek tartışmalarının sürdüğü Millennion karargahından şişko Bob'un arzusu galip çıkar. Eski Brandon, yeni Grave şehre dönmüştür. Kapatılacak çok hesap vardır.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi