• RideBack - 3





    And Then the Flag Swings

    Yarınki yarışa katılmadan önce garajda vakit geçiren Rin'e yeni bir çift eldiven hediye edilir. Bu sırada yeni RideBack'ine çıkıp şebeklik yapan Suzuri de Balon isimli bu aleti bir güzel düşürür. Münasebetsiz bir kızdır bu Suzuri.

    Geçen senenin şampiyonu Tamayo "bu sene de koyacaz çocuğu" rahatlığında röportaj verirken babasıyla ilgili gelen bir soruyu "başlatma babamdan" diyerek tersler. Tamayo'nun babasının iktidardaki partide önemli bir rolü olduğunu öğreniriz. Yeni RideBack'iyle sıralama turlarında en iyi 17. zamanı yapan Rin dostlarının tebriklerini kabul eder. Tamayo ise ilk sıradan çıkacak olmasının verdiği gazla yine emirler yağdırmaktadır.

    GGP'nin Japonya'ya gelen kumandanı ile Tamayo'nun diplomat abisi bir görüşme yapar. Japonya'ya yukarıdan aşağıya giydirmekten geri kalmayan kumandan, eskiden yanında çalışan ve kahraman olan bir Japon olduğundan bahseder. Bu kişinin de Okakura olduğunu düşünmekten geri kalamayız.

    Yarışa kötü başlayan Rin sonradan motoru kökleyerek rakiplerini peşisıra arkasına alır. Tamayo ise yine liderlik mücadelesi vermektedir ve tabii ki de lider bitirir. Onu takip eden taraftarları, rakiplerine karşı "evirdik çevirdik, dolma yaptık geçirdik" işareti yaparlar. Rin'in bindiği Balon isimli yeni RideBack ise adının hakkını verip balon çıkar.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi