• Macross Plus - 2





    Brain Waves

    Konser günü gelip çatmıştır. Seyirciler koltuklarına oturmuş sabırsızlıkla Sharon’ın sahneye çıkmasını beklemektedirler. Isamu’da konsere kız arkadaşıyla katılır. Sharon beklentileri yaptığı şovlarla fazlasıyla karşılamış, seyircileri büyüleyerek koltuklarına yapıştırmıştır.

    Komutan Millard, Guld’a kaza hakkında sorular sormaktadır. Guld olayın YF-21’in komut tanımlama ünitesinden kaynaklandığı yalanını söyleyerek sıvışmaya çalışmaktadır. Ama Komutan bu işlerin kaşarı olduğundan yalanı yutmaz ve Guld’ın arkasından doktora onu incelemesi emrini verir.

    Isamu en sonunda YF-19’un test uçuşuna başlamıştır. İlk uçuşunda kendini kaybetmiş bir halde havada çılgınca uçup şov yaparken, proje ekibinin ağzını yüreğine getirir. Artık YF-19 ve YF-21 arasında ciddi bir rekabet başlar. Dolayısıyla Guld ile Isamu arasında da.

    Myung, liseden arkadaşı Kate ile buluşur. Kate konuşma sırasında Myung’un artık şarkı söylemediğini öğrenince bir terslik olduğunu düşünür. Telefonla durumu Isamu’ya aktarır ve ondan gelmesini ister. Isamu içten içe gelmek istese de ilgilenmiyormuş gibi davranır.

    Hem Isamu’nun hem de Guld’ın telefonuna bilinmeyen bir kişi tarafından konser alanında yarım saat içinde yangın çıkacağı ihbarı gelir. İkisinin de aklına hemen Myung gelir ve harekete geçerler. Isamu hız sınırını aştığından polislere yakalanır ve geç kalır. Guld, Myung’u kurtardığı gibi yatağa atmayı da başarır. Ağzı kulaklarına varmış bir şekilde Isamu’ya postasını koyar.

    Test uçuşu sırasında ikili emirleri takmayıp birbirleriyle kapışmaya başlarlar. Kontrol odasında proje grupları için eğlence çıkmıştır ve boks maçı izler gibi ikiliyi izlemeye koyulurlar. Acaba hangisi galip gelecektir?


    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi