öylesine narin
öylesine çabuk bozulabilen
bir süreçtir ki
Buruk bir sevinç
neredeyse üzücü
bir şefkat uyandırır
öylesine çabuk bozulabilen
bir süreçtir ki
Buruk bir sevinç
neredeyse üzücü
bir şefkat uyandırır
Balık tutarken uyulması gereken birkaç kural vardır. Oltaya takılan yemin büyüklüğü tutulacak balıkla orantılı olmalıdır. Büyük yem küçük balığı çekmez, küçük yem de büyüğünü. Ayrıca, yemin de bir albenisi olmalıdır. Sade ekmekle balık yakalandığı da görülmüştür ama böylesi bir balıkçılık hem kendi damak zevkimize, hem de balığın kendisine saygısızlıktır. Sayılı dakikalar içinde avlayacağımız bir canlının son arzusu büyük ihtimalle güzel bir ziyafet çekmek olacaktır. Onun bu son arzusunu yerine getirmemek büyük bir zalimliktir.
Ucundan bir ısırık alınacak bir yapım değil Now and Then, Here and There. Serinin ilk bölümü çok ustaca hazırlanmış bir yemden farksız adeta. Çocuklara özel kuşaklarda verilen "prensin prensesi kurtarma ve sonsuza kadar mutlu yaşamaları hadidesi" kamuflajı altında iğneleri ustaca hazırlanmış bir çile misina yatmakta. Tek mesele yemi yutup yutmak istemeyeceğimiz. Yer altı efsanelerinden biri olmuş serinin talih(sizlik)i de burada yatıyor. İlk bölümü izleyip devam etmeyenlerin sayısı seriyi merak edip bitirenlerden fazla. Belki de bu yüzdendir, 8. senesini devirmek üzere olan seri günümüzde bile kulaktan kulağa yayılmaya devam ediyor.
Akitaroh Daichi var yönetmen koltuğunda. Onun kariyerinde elinizi nereye sallasanız başarıya çarpıyor belki ama galiba onun bile geçmesine izin vermeyecek bir zirve noktası var karşımızda. Çoğunluğunu komedi türündeki yapımlarla doldurduğu portföyünde aykırı sayılabilecek bir kararla Now and Then, Here and There'i çekmeye karar vermiş yönetmen. İlk bölümün kendi içindeki o tatlı pembelik de Daichi'nin eski yapımlarındaki başarılarından geliyor olsa gerek.
Bildiğimiz çocuklardan Shu. Hepsi gibi yaramaz, hepsi gibi aptallığa yakın bir saflıkta, hepsi gibi meraklı ve hepsi gibi sevimli. Sokakta yürürken LaLa-Ru'yu görüyor ve yanına gidiyor. Kız ise gözlerini ufka dikmiş, çıtını çıkarmıyor. Huzur içinde ancak, mavi gözlerinde bir korku beliriyor. Saniyelerle tadabildiği bu huzur çok yakında kaçmak üzere. Peşindeler. Yine buluyorlar onu. Delikanlının bir şeyler yapması lazım yoksa kaçıracaklar onu. Güneş batıyor şimdi. Kelimenin her anlamıyla cehennemin dibindeyiz. Güneş neredeyse Dünya'nın içine girecek kadar yakınında. Bu yeni dünyada çocuklar da asker, öldürmeye eğitimli ve yatkın. Bu dünyada su yok, Lala-Ru var. Öğreniyoruz ki, içine kapanık bu bayanın gizli bir yeteneği var. Bu sebeple Kral Hamdo tarafından peşine düşülüyor, başka zamanlara gitse bile bulunuyor, uğruna herkesin canı alınıyor göz kırpmadan. Lala-Ru, bu dünyanın varlığını devam ettirmesi için gereken tek canlı.
İlk bakışta seyirciyi ters ayakta yakalamak isteyen bir seri gibi dursa da, öte yandan söyleyecek çok sözü olan bir yapım Now and Then, Here and There. Bu cehennem bozması, kaosun hakimiyet sürdüğü, post apokaliptik olmaya ramak kalmış yerin adı Hellywood. Hellywood'un dışında kalan bir dünya da var elbet, ama yok olmak üzere. Dışlanmışların, kendi haline bırakılmışların ve çoğu zaman da asalak muamelesi yapılanların mesken tuttukları bir "dış dünya". Teröristler var kısacası. Bu teröristlerden kurtulmak için 6-12 yaş grubundaki çocukların çoğunluğunu oluşturduğu ordunun başındaysa Hellywood'un kralı Hamdo bulunuyor. Animelerde çoğu zaman seri içine ustalıkla yedirilen "tarihteki isimleri taşlama" hedefi bu seride de başarıyla kotarılıyor. Ari ırk yaratma amaçlı bir diktatörün emrindeki çocukların masumiyetlerini çoktan geride bırakmaları, öldürmeye güdümlü birer canavara dönüşmeleri verilen birkaç eğitimle başarılacak kadar kolay. Cehennemde işler hızlı ilerlemek zorunda ne de olsa.
Çocukların başrolde olduğu ve cinayet, hırsızlık, tecavüz, intihar, işkence gibi büyüklerin karın boşluklarına uyacak öğeleri barındıran Ara Sıra, Tek Tük temelinde ütopik bir yaşamı anlatıyor olabilir. Bu ütopyadaki Lala-Ru'nun gözlerinden hüzün veya umut çıkarmaksa bizim seçimimiz. Aynı, kafamızı çevirmek veya dosdoğru bakmayı tercih etmek gibi.
Daima, daima
Bir gözüm senin üzerinde
Bu yüzden rahat olsun için
ve bırak düşlere kendini
İçinde yetiştiğimiz bu dünyada
alışığız birbirimizin canını yakmaya
Burası gözlerimizi açtığımız
ve içinde yaşlandığımız dünya
Bir gözüm senin üzerinde
Bu yüzden rahat olsun için
ve bırak düşlere kendini
İçinde yetiştiğimiz bu dünyada
alışığız birbirimizin canını yakmaya
Burası gözlerimizi açtığımız
ve içinde yaşlandığımız dünya
0 Görüş:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.