• Kill La Kill - 04



    1 tutam ele avuca sığmazlık
    1 çimdik ciddiyet
    4-5 ton sopalama komedi
    Işık hızında göndermeler
    Taşacağı kadar çılgınlık
    24 dakika bekleyin
    Kill La Kill 4. bölümünüz hazır

    Öğrencilerin kalk borusu/hava saldırısı ikazına benzer bir sirenle uyandırıldığı; roketatar kullanan ninelerin saldırısı altında, mayın döşenmiş bir bölgeyi yeni terk etmiş minibüsün içinde, yerin dibinden zirveye çıkmaya çalışan karakterleri izlerken Trigger'ın bu absürt komedi tarzında fazlasıyla ustalaştığını görmemek imkansız.

    Bu yılın başında Inferno Cop adında çoğunluğun bilmediği, azınlığın neredeyse %99'unun ise kahkahalara boğulduğu, üretim masrafları animasyon sanatçılarının öğle yemeklerinden daha ucuza gelmiş bir animenin ardından Little Witch Academia'da tamamen zararsız bir masal anlatmıştı Trigger. Şimdi LWA'nın bir istisna olduğu, stüdyonun köklerine, yani Panty & Stocking ve TTGL mizahına geri döndüğünü görüyoruz.

    KLK'in hiçbir saniyesinde ciddileşmek, karakterlerle empati kurmak mümkün değil, keza her fırsatta daha detaylandırılan dikta rejimini dikkate almak da namümkün. Fakat stüdyonun ve serinin başarısı biraz da bu gayri ciddiyet maskesinde yatıyor. KLK kendi dünyasını resmen kamufle ederek bazı şeyleri anlatıyor. Detaylarda gizli olan şeytanı her bölümde itinayla ortaya çıkartıyor ama nanosaniyeler içinde tekrar yok ediyor. Misal geçen hafta Tarantino'yu anmıştım (abdala malum olmuşsa demek), bu hafta tüm Pulp Fiction kadrosu KLK'de göründü. Biraz zorlama bir gönderme olsa da Raiders of the Lost Ark kayası bizim kızları kovaladı. Yine o harika minibüs sahnesi ise neden Waltz With Bashir göndermesi olmasın diye düşündürttü.

    Serinin başlamasından beri hoşuma gitmeyen birkaç özellikten biri de aşırı yoğun ara parça kullanımıydı. Özellikle 2. bölümde neredeyse hiç susmayan müzik hayli yorucu ve bıktırıcı olabiliyor. Ayrıca bu hafta Mako'nun annesinin sınıflandırması da hoşuma gitmedi. Tamam, öğrencinin görevi okula gitmektir de ev kadının "görevi" çamaşır yıkamaktır biraz seksist bir yaklaşımdı. Elbette, buradan hareketle "KLK kadınları aşağılıyor" gibi bir saçmalığa girmeyeceğim (ki öyle bir şey yaptığı da yok) ama zaten özelleme (fanservice) sahnelerle kaygan bir zeminde olan seri için böylesi metinler güç kaybı anlamına gelebilir.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi