Sakamoto Ryouta, annesiyle yaşayan 22 yaşındaki bir işsizdir. Gerçek dünyada onu öne çıkartan hiçbir özellik yoktur lakin İnternet üzerinde, Btooom!! adlı oyunun en iyi oyuncularından biridir. Günün birinde, tropik bir adayı andıran bir yerde uyanır. Oraya nasıl ve niçin geldiğiyle ilgili hiçbir şey hatırlamamaktadır. Ryouta etrafta dolaşırken birine rastlar ve ondan yardım ister. Yabancının cevabı ise Ryouta'ya bomba atmak olur. Ryouta hem hayatının tehlikede olduğunu hem de en sevdiği oyunda bir şekilde mahsur kaldığını anlar.
Accel World ile başlayıp Sword Art Online ile devam eden "sanal dünya yaşantısı" fikrine Madhouse gibi baba bir firmanın teknik departman desteğini alarak dahil olan Btooom!, benim kurduğum bu gereksiz uzunluktaki cümlede olduğu gibi zaman zaman parlak ama çoğunlukla sıkıcı bir tona sahip. Tamamını, insanların birbirlerine bomba atmaları ve başkarakter/kahraman Ryouta'nın da her zaman galip çıkmasına adayan seri bilindik bir anlatımı ihanet kavramından beslendiği küçük sürprizlerle çeşitlendiriyor.
Adadan kurtulmak için toplanması gereken çipler için ölümüne bir mücadeleye girişen karakterler zaman ilerledikçe birlik oluşturup sonra da bu birliklere ihanet ediyorlar. Serinin shounen gibi başlayan ama tecavüz, travma, cinayet vb. temalar sayesinde çok geçmeden seinene kayan tonu yukarıda bahsettiğim parlaklığın bir örneği olsa da göğüsten seken bomba ve baygın durumdaki kızın pantsu karesi gibi fanservice unsurlar aracılığıyla yine sıkıcı ve sıradan bir hal almayı tercih ediyor.
Kendi içinde yarattığı gizemi çok çabuk açık eden ve asıl düşmanın kim olduğunu hemen ifşa eden Btooom!, 12 bölüm olarak açıklanmasıyla birlikte kafalarda uyanan soru işaretini de finalindeki bayat numarayla yanıtlamış oluyor: Evet, serinin ikinci sezonu gelecek. Hatta bu 2. sezonun geleceği o kadar açık ki, serinin finalinde bir seri finalinde görmeye alıştığımız türden bir gelişme bile neredeyse yaşanmıyor. Hal böyle olunca da Btooom!'un ilk sezonu halihazırda yarım kalmış bir projeden öteye gidemiyor.
Ayrıca baş erkek karakterin idrak yeteneğinin köşeli jetondan hallice olması ve söylenenlere hemen inanması da cabası.
YanıtlaSilben sevdim bu seriyi. hiç sıkılmadım izlerken. yalnız kadını seks objesi olarak görmenin ne kadar canice olduğunu tecavüz sahnesiyle anlatırken sonraki bölümlerde göğüse gelen mermi samimiyetlerini sorgulattı. mükemmel değil ama başroldeki karakterleri sevdim. psikolojik konular ve aksiyon da fevkaledeydi. 2.sezonu bekliyorum.
YanıtlaSilBen de sevdim açıkçası. Hatta SAO'dan daha iyi bir seriydi bence. Hikayenin sanal ortamda geçmesi yerine sanal ortamın gerçek hayata uyarlanması genelde insana çok yapay ve zorlama gelse de bu seri çok fazla uçup kaçmadan olabilirliği yüksek olan bir bomba çeşitlenmesi ve radar olayıyla bu durumu güzelce kıvırıp zorlama yapmadan hikayeyi yutmamızı sağlıyor. 2. sezonu gelecek bir serinin 1. sezonunun finali böyle olmamalıydı. En ufak bir merak duygusu olmadan 2. sezonu kim bekler şimdi :)
YanıtlaSil