• Sankarea - 09



    Serinin 13 bölüm süreceğinin biz fanilere nihayet duyurulmasıyla birlikte kalan bölümler artık bir eziyetten ziyade neşe kaynağı benim için. Misal, Rea'nın babası geçen hafta Chihiro'yu kaçırtmıştı. Fakat bu hafta Chihiro bıraktığımız gibi sapasağlam duruyor. Bir hafta önce olsa bir araba saydırırdım ama şimdi hiç umurumda değil.

    Filler düsturuna, hele ki 13 bölüm sürecek bir seride filler bölüm olmasına pek aşina olmadığım için sanırım, Chihiro'nun Rea'ya seslendiği sahne ufaktan bir garibime gitti. Acaba geçen hafta yayınlanan bölümü izlemedim de arada kaçırdığım bir şeyler mi oldu diye düşündüm. Sonra düşünmeyi tamamen bırakınca Sankarea'nın aslında izlemesi hayli kolay, temposu akıcı bir seri olduğunu fark ettim. Tabii eğer bir zombiysen!

    2/3'ü Mero ve arkadaşlarının geyikleriyle geçen bölümün kalan kısmında Rea'nın bir ihtimal Furuya ailesinin annesiyle olabilecek bağlantısı üzerinde duruldu. Belki de iksiri yaratmak için Chihiro'nun okuduğu kitabı vakti zamanında dedesi veya babası da kullanmıştır. Neyse, dediğim gibi hiç umurumda değil. Bir an evvel bitse de gitsek.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi