• Nazo no Kanojo X - 08



    İzlediğim animeler arasında en iyi romantik seri olabilir Nazo no Kanojo X. Uzaylı kamuflajıyla gizlenmiş Urabe'nin çekingen bir kız olmasının yanında terbiyeli ve düşünceli maskesini giymiş Tsubaki'nin aslında hormonların kontrolündeki bir delikanlı olması her iki karakteri de o dönemi yaşamış (15-16 yaş) insanların gözünde sıradanlaştırıyor.

    Evet, hem Tsubaki hem de Urabe gayet bilindik iki karakter. Günlük hayatında bastırmak zorunda olduğu arzularını ıslak düşlerinde yaşayan ve bu arzuları gerçek hayata taşımak isteyen Tsubaki buluğ çağındaki sıradan bir oğlan. Donuna taktığı makasla fiziksel, yüzünü kapatan saçları ve insanlara karşı soğuk yaklaşımıyla ise duygusal açıdan kendini korumaya çalışan Urabe de sıradan bir kız. Her ikisi de vücutlarında kabaran hormonlara henüz söz geçirebilecek yaşta değiller.

    Böylesine gerçekçi iki karakter arasında salya gibi tuhaf bir iletken aracılığıyla yaratılan kimya ise tek kelimeyle muhteşem. Birbirlerinin o anda hissettiklerini hiçbir söze gerek bırakmadan nakleden salya, serinin önemli bir yan karakteri olan Oka'da ise farklı bir anlam kazanıyor. Oka, Urabe'nin salyasını her tattığında Urabe'nin adlandıramadığı hislerini ona aktarıyor. Gözlükleri buğulanıyor, kasıkları hareketleniyor, yanakları kızarıyor.

    En başından beri bir bakıma Urabe'nin evrimine şahitlik ediyoruz. Tsubaki dahil herkesten belli bir mesafede kendini tutan, sakınan, koruyan Urabe yavaş yavaş insanlarla etkileşime geçmeye başlıyor. İlk olarak Tsubaki ile başlayan bu süreç zaman içinde Oka'yı, geçen hafta olduğu gibi atletizm takımını ve bu hafta yeni bir seviyede yeniden Tsubaki'yi içine katıyor. Başlarda kimsenin dokunmasına izin vermediği bedenine geçen hafta hemcinsleri, bu hafta erkek arkadaşı dokunuyor. Kendini zorla kabul ettiren Oka'nın, Tsubaki ile yaşadıkları hakkındaki sorularına başlarda "seni ilgilendirmez" diye ters cevaplar verirken artık salyasını tattırarak Oka'yı yanıtlıyor. Hatta net olarak anlamlandıramadığı kendi hislerini de bu sayede Oka'dan dinlemiş oluyor.

    Hiç gülünç duruma düşmeden, ecchiye başvurmadan da seks ve aşk hakkında konuşulabileceğinin nadide bir örneği Nazo no Kanojo X. Eski tarz animasyonuyla, minimalist bütçesiyle, hepsinden önemlisi de çalışanlarının muhteşem performanslarıyla tam bir bağımsız anime örneği. Elbette ki bağımsız değil ama sahip olduğu indie ruh, stüdyosunu bile aşıp geçiyor.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi