• Gakkatsu! - 01



    "Tender Tank" isimli okulda Rareko her fırsatta absürt ama hararetli tartışmalar başlatır. Çok şahane temaları dile getirip sınıf arkadaşlarıyla hummalı fikir alışverişlerine girer ve arada bir de olsa bu tartışmalar sonucunda bir mesaj verilir. Beş dakikalık bir komedi.

    Flash ile yapılan animelerin sayısında gözle görülür bir artış var. En azından yavaş yavaş daha ilgi çekici olmaya çalışılıyor ve bunun için de kısıtlı imkanların ardına sığınmadan anlatılan konuya odaklanıyorlar. Gakkatsu da ilk bölüm itibarıyla bu dezavantajı tersine çevirme niyetinde. Ulnar styloid process (Türkçesini araştıramayacak kadar tembelim) ismi verilmiş, el bileğinin hemen kenarında çıkıntıyı işleyen bölüm serinin genelinde işlenecek konular hakkında bir fikir veriyor. Sınıf başkanı Rareko önderliğinde ele alınan bu organa (?) yeni bir isim bulmaya çalışan öğrenciler az buçuk geyiğe kayan bir tartışmayla 5 dakikayı dolduruyorlar.

    Çok matah bir anime sayılmaz ama bunun gibi alışılmadık konuları işlemeye çalışırlarsa ortaya ilginç bir seyirlik çıkabilir.

    2 Görüş:

    1. çizimleriyle, yarattığı konularıyla ve sınıf başkanıyla şirin bir anime olabileceğini düşünüyorum :)
      5 dakika az gibi geliyor, Nichijou gibi skeçlere ayırarak yapsalardı daha iyi olurdu bence.

      YanıtlaSil
    2. Müziği, senaryoyu, yönetmenliği tek kişi yapıyor. Bu biraz da küçük çaplı bir proje, dolayısıyla fazla bir sermayeye sahip değil. En iyisi biriktirip izlemek sanırım.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi