• Area No Kishi - 11





    İki haftadır süren Seven fırtınasından sonra seri odak noktasını tekrar erkek futbol takımına taşıdı. Fena da olmadı hani. Takımda ki uyumsuzluklar bu bölümde had safhaya ulaştı ve isyan bayrağı çekildi. Katı bir antrenman sistemine alışmış olan ve futbolu ciddiye alan SC üyeleri, FC üyelerinin gevşekliğine ve koçun vurdumduymazlığına dayanamayarak üçer beşer takımı terk ettiler. Bölüm sonunda SC üyelerinden basketbol çıkması Takase ve sayko bir kaleci kaldı takımda. Bu da takımdaki olumlu havayı dağıtmaya yetti.

    Bu bölümde çok iyi yapılan iki şey vardı zannımca. Birincisi Takase’nin hikayesi çok güzel işlenmişti. Ayrı bir soluk getirdi bölüme. Böyle küçük hikayecikleri anlatmaya devam ederler umarım. İkinci güzellik ise son 3-4 bölümdür devam eden toz pembe işleyiş bu bölümde sekteye uğratıldı. Her şeyin olumlu gitmesi gibi bir durumun serinin gerçeklikten uzaklaşması açısından tehlikeli, izleyici için sıkıcı bir durumdu. Sonuç olarak lokum gibi bir bölüm oldu.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi