Son 2,5 bölümde Shu önce intikam yeminiyle alev aldı, sonra geçirdiği değişimi aktarmak için şimdiye kadarki karakterinin zıttı bir profile büründü, içinde bulunduğu travma nedeniyle güçlüleri zayıflardan ayırdı ve şimdi insanların onun hakkında düşündüklerini de dert etmeye başladı. Keza diğer piyonlar ve kısmen daha fazla süre alabilen yancılar da bu son 2,5 bölümde Shu'ya önce bir korkuyla "kralım" derken artık bu çocuğun gaddarlıklarına tahammül edemez hale geldiler ve darbe planlarına giriştiler. Shu da dahil, yaşanan bu kaostaki tüm çocukların nasıl ağır bir travmadan geçtikleri ve bu travmanın onların bünyelerinde yarattığı tahribat nedeniyle sağlıklı düşünemedikleri bundan güzel anlatılamazdı.
"Madem Shu bir hamlede tüm robotları biçebiliyor, neden önden piyonları gönderiyor" gibi gereksiz sorularla vakit kaybetmeyelim. Shu'nun insanda hayranlık uyandıran tereddütlerini ve bu piyonların ölmeleri sayesinde iç sesine az da olsa kulak vererek karakter gelişimi yapıldığı detayını gözden kaçırmayalım. Ayrıca kopan kolun ardından Shu'nun "Ah! Krallık gücüm!" feveranının da bu çocuğun kendini nasıl konumlandırdığını, bu post-apokaliptik dünyadaki tek kurtarıcının kendisi olduğuna nasıl inandığını yansıtmakta olduğunu unutmayalım. Gerçekten iyi düşünülmüş bir karakter gelişimi daha. Bu arada kötü Gai'nin beyazlar içinde gelip siyahlar giymiş iyi Shu'yu biçmesi de yin-yang felsefine yapılmış müthiş bir göndermeydi, sakın es geçmeyelim. Bir de buraya kadarkilerin hepsi ironiydi, bilmeyenleri uyaralım.
- "Burası GC-17. Uçuş izni istiyorum, kule. Çok acayip hızlanarak uçasım var!"
- "Anlaşıldı GC-17. Bu saatten sonra uç uçabildiğin kadar. Yardır gitsin!"
0 Görüş:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.