Ben ne zaman bu seriye ara versem aksiyonu inanılmaz yüksek bir bölüm gerçekleştirmiş oluyorlar. 8. bölüm de yine 6 ve 4. bölümler gibi olursa haftalık sürece inmem daha mantıklı olacak. Zira GC'nin bir konuda hakkını teslim etmem gerek: Aksiyonu inanılmaz iyi.
Shu'nun tipik kararsızlıkları bitemedi gitti. 6. bölümde yine "ben yokum" afrasını yapıp 5 dakika sonra "tabii ki yardım ederim, ayıpsın" yapmacıklığına geri döndü. Şu çocuk acaba seride hiç olmasaydı da sadece Gai gibi bir başkarakterle yola çıkılsaydı acaba mevcut formatın ne kaybı olurdu? Yalnızca, Shu'nun 7. bölüm sonunda annesinin cüzdanındaki fotoğraftan çıkacak hikayecik anlatılamazdı. Eh, onu da Gai'nin birkaç karizma hareketiyle kolaylıkla kapatabilirlerdi sanki. Neyse...
Haftalar geçtikçe seriyi biraz daha hafife alarak keyfini çıkarabildiğimi fark ettim. Shu'nun yine bağırarak bir uzay silahını savuşturması, okula geri döndüğünde GHQ hakkında yapılan homoseksüel esprileri, Inori'nin frikik verme potansiyeli... ama hepsinden önemlisi GHQ askerlerinin Undertakers'a karşı aldıkları her mağlubiyeti nasıl bu kadar rahat karşılayabildikleri falan hiç gözüme batmamaya başladı. Nasıl olsa Gai o süper seksi karizmasıyla işleri halleder, dünkü velet Shu da bir şekilde bağırır ve tehlikeyi sonlandırır.
Şu ana kadarki anlatım şekliyle Guilty Crown daha bayağı bir süre Undertakers ile GHQ'nun küçük cephelerde çarpışmalarını anlatacakmış gibi geliyor. Alttan alta Shu'nun geçmişi ve Inori ile tanışıklığı işlenir, en sonunda da kapanış için hareketlenmeyi gerektirecek büyük savaş başlar. Guilty Crown maalesef derin bir senaryoya sahip olduğuna dair hiçbir ipucunu henüz bana verebilmiş değil.
0 Görüş:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.