• Shigurui



    Ülkenin en yetenekli samurayları, Tokugawa Tadanaga'nın buyurduğu bir turnuvada karşılaşacaktır. Sapkınlıklarıyla tanınan hükümdarın huzurunda yapılacak ilk müsabaka tek kollu Fujiki Gennosuke ile kör ve kötürüm olan Seigen Irako arasındadır. Bir zamanlar aynı ustadan (Kogan Iwamoto) kılıç eğitimi almış bu iki samurayın arasında, birbirlerini gördükleri ilk günden başlayan bir husumet bulunmaktadır. Shigurui, bu ikilinin mazisini eşelerken dönemin koşullarına ve samurayların yaşamlarına eğilir ve bu sayede sayısız animenin çıkış noktası olan Edo dönemini kendi yorumuyla yansıtmaya çalışır: Kanlı, vahşi, barbarca bir üslupla.


    Bu seri kesinlikle hafif yapımlar arayanlara göre değil, hatta sert bir anime arayanlara bile aşırı gelecek bazı sahneler barındırmakta. Okunduğunda bile mide bulandırabilecek bu sahneleri anlatmakla uğraşmayacağım elbette lakin serinin bu tema etrafında dönmediğini mutlaka belirtmeliyim. Shigurui'nin asla şiddeti yüceltme, onu stilize etme veya birçok defa izlenmiş kılıç dövüşlerini süsleyerek kolaya kaçma gibi bir niyeti yok. %90'ını konuşmanın ve hatta susmanın kapladığı animede şiddet asla bir koz olarak öne sürülmemiş. Yeri geldiğinde ve gerektiğinde kullanılmış. Hem zaten düelloları en fazla 4 harekette sona eren dövüşlerden bahsediyoruz. Shigurui'nin derdi asla bir samuray animesi olmak değil.

    Peki nedir bu serinin derdi? Edo dönemini arka planına yapıştırmış diğer örneklerin aksine bu döneme ve samuraylara olabildiğince eleştirel ve yer yer hakaretamiz analizlerle yaklaşıyor. Oğlancılık, eşcinsel ilişki, meta olarak kullanılan kadın gibi konulara alabildiğine cesur bir bakış atıyor. Aklımızda hep kahramanlık mertebesinde yer etmiş samuray kavramıyla ilgili ezberimizi bozuyor.


    Bir yabancının gelişiyle darmadağın olan klan üzerinden o dönemdeki içine kapalı toplum anlayışını da resmetmeye çalışan serinin yönetmeni bugünlerde Steins;Gate ile herkesin kalbini çalmış Hamasaki Hiroshi. Geneline kuru ve solgun renklerin hakim olduğu animasyon da dönemin yozlaşmış yapısını destekler nitelikte. Hiroshi'nin eserdeki zaman kurgusuna mükemmel derecedeki hakimiyeti, konuşarak değil göstererek anlatmayı seçmesi bu durağan tempoda seyreden animeye harika bir dinamizm katıyor. Shigurui, çıktığı toprakların tarihine adeta başkaldırıyor.

    6 Görüş:

    1. nette bir sürü olumsuz yorum vardı bu yapım için, anlaşılan animenin anlatmak istediğini çoğu kişi kavrayamamış, bende bugün indirdim yakında izleyeceğim.

      YanıtlaSil
    2. Samuray denince hemen saatlerce süren kılıç dövüşleri görmek istemiş olabilirler ya da aşırı gore içerik insanları itmiş olabilir tabii ama bu öznel eksiler atıldığında gerçekten harika bir yönetmen performansı ortaya çıkıyor. Birkaç sahne var ki resmen durdurup biraz düşünmeden adamın anlatmak istediğine vakıf olamıyorsun. En azından benim IQ yetmedi hemen kavramaya :)

      YanıtlaSil
    3. çok acayip bir seriydi bu gerçekten, bunak, yarı ölü, aklı gidip gelen, ağzından salyaları eksik olmayan hoca kadar itici iğrenç bir karakter görmedim. Ama o kadar güçlü bir anlatımı vardı ki seri boyunca devam eden rahatsız edici atmosferde o iğrenç karakter bile çok güçlü bir elementti.(sözkonusu rahatsız edici atmosfer olumlu bir eleştiridir:) irako'nun dojoya kabul ritüeli de pek orjinaldi, epey oldu izleyeli ama bunun gibi sağlam bir çok sahne hala aklımda.

      YanıtlaSil
    4. Gerçekten izlediğim en müthiş snimelrden biriydi diğer hiçbir animeyle kıyaslanmayacak kadar sanatsal bir yapıya sahip, shigurui'nin benim gönlümde ayrı bir yeri var çizimler, ses efektleri herşey yerli yerinde animedeki sahnelerle bir bütünlük içerisinde baştan sona izledim ama sırıtan bişi görmedim tek üzüldüğüm konu ikinci sezonunu olmayışı inşallah onuda yakın zamanda yaparlar mangadan takip edyim dedim ama non english bu arada mangası tamamlandı fujiki irako karşılaşmasını merak edenler manganın son bölümünü okuyabilirler shigurui'ya yakışan bir son olmuş bu arada mangayı çevirmek isteyen arkadaşlar olursa her türlü desteğe hazırım... http://animeziyan.com

      YanıtlaSil
    5. bende çok kez izlemek istedim ama bir türlü fırsat bulamadım
      shigurui indirdim altyazı düzenlemesi yapmam gerekiyo ve fırsat bulamıyorum ama süper oldugun'dan şüpem yok heleki abim'de izleyip beğenmişşe ki

      YanıtlaSil
    6. ''Texhnolyze'' gibi hastası olduğum yapımın harika yönetmeni ''Hamasaki Hiroshi'' tarafından yönetilmiş olmasına rağmen bu kadar geç izlediğim için kendimi affedemiyorum... Psikoloji ve gerilim üstüne çalışmalarında sunduğu ambiyans inanılmaz sarsıcı ve etkili. Yıkıcı sessiz çığlık bunlar... Benim gibi bu türlere soğuk olmayanlar için anime adına harika emsaller. Bu tür yapımlarda adını sık gördüğüm Madhouse stüdyosunu da takdir etmeden edemem...

      Eserin çıkış noktasının da hakkı var, bir fırsat bulursam mangasını okumaya karalıyım.

      @animedyum: Güzel bir seri bloglamışsın yine ve güzel tanıtımın için teşekkürler...

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi