• Hanasaku Iroha - 16


    Hanasaku IrohaHanasaku Iroha
    Hanasaku IrohaHanasaku Iroha

    Bu bölümle ilgili ne anlatabileceğimi pek bilmiyorum. Geçen haftadan tahmin ettiğimiz üzere Ohana'nın dayısı, genç müdür Shijima Enishi'ye adanmış bir bölümdü. Enishi'nin geçmişi, arzuları ve hayal kırıklıkları yansıtılırken kemik kadro etrafta şamata yapıp vakit geçirdi. Enishi'nin genelde "beceriksiz" olarak çizilen imajı ilk defa yıkıldı ve annesinin güvenoyunu aldıktan sonra üstlendiği ilk işi disiplinli bir şekilde yerine getirdi... en azından şimdilik.

    Enishi'nin sürekli aşağılık kompleksiyle yaşadığını biliyorduk. Ablasının annesiyle olan ilişkisini kıskanan bu genç adam, yakınlarda açılan büyük otele sürekli müşteri yağmasıyla kariyerini de gözden geçirmeye başladı. Kissuiso'da bir film çekimini bağlaması belki de bu karamsar halini bir süreliğine erteleyecektir ama görünen o ki Ohana'nın annesi yakın gelecekte oteli bir kez daha ziyarete gelebilir.

    Stüdyonun, yönetmenin ve senaristlerin bu animeye kattıkları en büyük değerlerden biri de tüm karakterlere bir şekilde yaklaşmak ve karakteri de seyirciye yaklaştırmaya çalışmak. Ohana'nın annesinde uygulanan bu stratejinin bir benzerini de bu bölümde otele danışmanlık hizmeti veren Takako'da, hatta porno yazarı Jiromaru'da gördük. Her ikisi de şimdiye kadar süper gıcık bir intiba bırakmış olsalar da bu hafta azıcık sempati kazanmayı başardılar.

    Bölüm sonunda uzun uzun çalan telefondan bir bit yeniği çıkabilir gibime geliyor. Fasulyeden'in unutamadığını söylediği Pale Flower filmi de konusu itibarıyla Hanasaku Iroha'ya kara bulutlar getirebilir. Dilerim sırf aksiyon olsun diye fuzuli meselelerle bizi yormazlar.

    1 Görüş:

    1. 14. ve 15. bölümler gereksiz ecchi sahneleriyle, seriye uymayan fazla boş sahneleriyle içime bir korku düşürmüştü açıkçası. Ama konuyu çabuk toparladılar gibi. Sanırım bu film olayı artık finalin habericisi. Finale kadar bu film ve etkileri sürecek ve herkesin bir şekilde nasıl olgunlaştığı gösterilerek bitirilecek seri.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi