• Hanasaku Iroha - 14



    Öff! Yuina fillerı çok mu lazımdı? Ohana'yı haftalardır birçok sorunla boğuştuğu otelden çıkararak ufak bir es verdiler, diye düşünmek istiyorum ama sanki haftaya da aynı terane devam ettirilecek gibi duruyor. Yeni gelen fevkalade OP ve ED'lerden de anladığım kadarıyla Tomoe'nin yerini bundan sonra Yuina alacak. Gerçi Tomoe de hiçbir zaman ana karakterlerden biri olmamıştı, Tohru bile ondan daha önemli bir rol oynuyordu fakat yine de bu şımarık kızın gruba dahil edilmesi pek hoşuma gitmedi.

    Nakochi, Minchi ve Ohana'nın (ve bir de Yuina'nın...) gittikleri okul sahil kenarına bir gezi düzenliyor. Başından sonuna kadar Yuina'ya adanacak bölüm otobüs yolculuğundan itibaren ipleri eline alıyor. Yuina hem çok çekici bir bikini giyiyor, hem otobüste bülbüller gibi şakıyor, hem de harika vücuduyla sahilde arzıendam ediyor. Bunlar da yetmezmiş gibi öğrencilerin kaldığı otelin personel müdürüyle nişanlı olduğu ortaya çıkıyor. Ohana tüm bu kategorilerde sınıfta kaldığını idrak ederken yine de içindeki heyecanı yitirmiyor. En çok da bu özelliğini seviyorum: Ohana asla yılmıyor.

    Bölüm biraz fanservice, biraz alışıldık komediyle "geçiştirildi". Bu haftaya belli ki pek önem vermemişler, yan karakter Yuina'yı seriye katalım demişler. Duyduğum en kötü seslerden birine sahip Ohana'nın şarkı söylemesini uzatmadıkları içinse ayrıca minnettarım. 5 saniyeliğine de olsa tam bir işkenceydi.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi