• Rainbow - 5





    Someday...


    Yangından 1 ay sonra Sakuragi sürekli hastaneden çıkmak için hemşirenin başının etini yiyor. Sübyancı doktorun da bu isteği geri çevirmek istemeyişiyle abimiz hücreye geri dönüyor. Yangın dolayısıyla geçici hücreler oluşturulmuş ve 7 kişilik ekibimiz artık farklı bir hücrede kalıyorlar. Sakuragi'nin tahliyesine 1 ay kaldığı için başka bir hücreye naklediliyor ama geberesice gardiyan Ishihara geri döndüğü için Sakuragi olabilecek en kötü hücreye atılıyor. Elbette ki hücrede kalan çocuklar Ishihara'dan emir alıyor ve Sakuragi'ye acı dolu bir ay yaşatmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

    Çocuklar arazide amelelik yaparlarken bir ağaca hayallerini kazıyorlar. Mario dışında herkesin kendi için düşlediği ve ulaşmak istediği bir amacı var. Mario ise sadece diğerlerini mutlu görmek isteyen ve henüz kendine bir yol çizmemiş toy bir delikanlı. Abinin verdiği gazla boksör olmayı düşünmeye başlıyor. Sonra o gaz kendini yemekhanede açığa çıkartıyor ve bu sene bir animede izlenmiş en vahşi sahne ekranlarımıza taşınıyor. Bu olayı duyan Sakuragi de haliyle delleniyor. O zamana kadar kendisini dövmelerine ve aşağılamalarına müsamaha gösterdiği hücre "arkadaşlarını" deyim yerindeyse un ufak ediyor.

    Yangınla başlayan ve 3 bölümdür devam eden konuda hep Sakuragi, çok azıcık da gözlüklü Nomoto işlendi. Zaman da bana sorarsanız çok hızlı ilerliyor. Sakuragi 1 ay hastanede yatıyorsa o araya 1 bölüm daha sıkıştırılıp geçmişlerini henüz hiç bilmediğimiz şişman Matsuura ve ağır abi Tooyama anlatılabilirdi. Sağlık olsun. Karakter gelişiminden vazgeçilip belli bir yan konu etrafında döndüğümüzde de seri kendini kotaracak hamleler yapabiliyor. Bunu görmek güzel, yani eğer seri 13 değil de 26 bölüm olacaksa bu tarzda filler olmayan doldurma bölümler izleyebilmemiz lazım, doktorun midesizliğini anlatmak için bu bölümde geçen 10 saniyelik bir diyalog ve 15 saniyelik bir sahne gibi.

    Her şeye amenna diyebilecek ama arkadaşına el kaldırılmasına tahammül edemeyecek Sakuragi'nin kaldığı hücredeki serserileri pataklaması büyük ihtimalle başına iş açacak ve tahliye süresi beklediğimizden uzun olacak. Zaten serinin de hapishaneden dışarıya pek adım atmaya niyeti yok sanırım.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi