• Full Metal Panic - 23



    Field of Giants


    Gauln’un füze ile vurduğu amerikan donanmasına ait gemide Kallinin de bulunmaktadır. Bu durum karşısında Kallinin hemen gözetim altına alınır. Neden orada olduğu veya amerikan ordusunun bu olaydaki rolü nedir? Hiç belli değildir açıkçası. Bu sırada misilleme olarak amerikan ordusuna ait bir denizaltından Mithril’e iki füze fırlatılır. Etekleri tutuşan Tessa, önlem alması için Gauln’u ikna etmeye çalışır ama bizimki çok da oralı olmaz.

    Weber düşmanı konuşarak öldüremeyeceğini anlayınca saldırıya geçer. Eleman çetin ceviz çıkıp Weber’i doğramaya başlayınca alkolik kızımız Mao sahneye çıkarak Weber’i haşat olmaktan kurtarır. Kaneme ve Sousuke geminin kalbi tabir edeceğimiz bölüme ulaşmışlardır.
    Kaneme geminin kontrolünü eline almaya başlarken bir anda ses tonu değişir ve konuşanın Tessa olduğunu fark ederiz. Daha önceden sözü edilen akıl paylaşımı olayını yapmışlardır.
    Geminin kontrolünü kaybeden Gauln, Venom’a binerek kaçmayı planlamaktadır. Durumu fark eden Sousuke önünü keser. Geminin hangarında iki devin kapışması nelere gebe olacak derken bölüm biter.

    Serinin son dört bölümü finali oluşturmak için hazırlanmış bir kompozisyon gibiydi. Bu bölümlerde giriş ve gelişmeyi izledik. Son bölümde Gauln’un ve Mithril’in akıbetinin ne olacağını göreceğiz sanırım. Bu akıl paylaşımı olayından Tessa ve Kaneme duygusal anlamda nasıl çıkacaklar o da ayrı bir merak konusu…

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi