• RideBack - 10





    Master of the War


    BMT ile birlikte çalışan Okakura, GGP'yi indirmek için faaliyetlere başlamıştır. GGP sistemine yapılacak saldırı öncesinde gerekli hazırlıkları gözden geçirirken Rin ve Tamayo'yu da kalacakları güvenli bir yere göndermeye çalışır. Rin ve Tamayo evlerinden çıkıp kimseye çaktırmadan ilerlemeye çalışırken şehirde büyük bir anti-GGP mitingi düzenlenmektedir. Bu mitinge katılmak için yola çıkan RideBack kulübü üyelerimizden Suzuri de Rin'in sevdiceği Fuego'ya biner. Hazırlıkları yapan sadece terörist gruplar ve GGP karşıtları değildir. GGP de en iyi sürücülerini getirmeye başlamıştır.

    Miting sırasında Fuego üzerinde Suzuri'yi gören göstericiler onu Rin zanneder ve ünlü RideBack kızını yanlarında görmenin gazıyla iyice coşarlar. Bir süre sonra bu ilgi elbette ki GGP birimlerinin dikkatini çeker ve Beyaz RideBackler Suzuri'nin peşine düşerler.

    Tamayo'nun muhbir abisinden haberdar olan General, yardımcısı hatun aracılığıyla ona reddedemeyeceği bir teklif çeker.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi