Geçen haftaki aşırı aceleci tempodan sonra Kill La Kill bir kez daha saçmasapanlıkta sıınır tanımayan bir tempoya sahip olduğunu kanıtlama peşinde. Aslında bölümlerde inanılmaz aydınlanmalar veya serinin gidişatını kökten etkileyecek gelişmeler yaşanmıyor hatta bölümleri izlerken sanki hiçbir ilerleme kaydedilmemiş gibi hissediyorum ama jenerik akmaya başladığında fazla dallı budaklı bir yapı gördüğümü fark ediyorum... yine de gereğinden biraz "fazla".
Gamagoori'nin şehvetli bir mazoşist olması ve peşi sıra iki kez zirve yapması :) hayli eğlendirici detaylar. Satsuki'nin de zorda kalan çocuğa yardım etmesi birkaç hafta söylediğim gibi onun aslında bir antagonist olmadığının pekiştirilmesi anlamına geliyor. Peki bu fettan ablanın şehir çapında bir anarşi yaratıp herkesi birbirine kırdırması ve geriye 5 kişi bırakması ne anlama gelmeli? Şiddet yoğunluklu bir anarşi elbette doğal seleksiyonu hızlandırır ama Satsuki gibi bir diktatör niye hükmedeceği halkından kurtulmak istesin?
Aklıma tek bir cevap geliyor: Elitlere gerek duyulan başka bir düşman. Serinin bu kadar abuk bir tempoda seyretmesi, sanki her bölümünü finalden öncesiymiş gibi süratlendirmesi çok uzun bir girizgahı andırıyor. Ryuuko'nun elitlerle dövüşmesi, Satsuki'nin mutlak kuvveti, militer toplum sınıflandırması... Bunların hepsi yalnızca tanıştırmalık vasıflar. Uzatmadan hemen söyleyeyim: KLK daha hikayeye başlamadı; şimdilik yalnızca karakterleri ve atmosferi tanıtıyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Görüş:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.