• Kikou Shoujo wa Kizutsukanai



    20. yüzyılın başlarında yaşanan teknolojik gelişmeler sayesinde bilim adamları komplike büyüyü geliştirmeyi başarmışlardır. Bilimin ve büyünün birleşimine verilmiş isim olan Makinot, büyülerden meydana getirilmiş çemberlerin nesneler içine konmasını ve hatta bu nesnelere bir kişilik kazandırmasını içermektedir. Askeri bir silah olarak tasarlanan Makinot artık tüm dünyada kullanılmaktadır.

    Dünyanın en iyisi olmak için Kraliyet Akademisi'ne giden Akabane Raishin'e aslında Raishin'in kukla silahı olan sevimli Yaya eşlik etmektedir. Roketle sınıfın tavanından çıkmayı tasarlayan Raishin'in dövüş yetenekleri ve azmi dikkat çekse de sınav sonuçları felakettir. Raishin dünyanın en iyisi olmak için ölümcül sınıf arkadaşlarıyla rekabete girmek zorunda kalacaktır.

    Yönetmen: Yoshimoto Kinji

    Fragman

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi