• Suisei no Gargantia - Fragman - Konu



    Uzak bir gelecekte, galaksinin uzak noktalarından birinde Galaktik İnsan İttifakı hayatta kalabilmek için Gudubet adındaki grotesk bir ırka karşı savaş vermektedir. Genç teğmen Red ile onun insansı mobil silahı Chamber yoğun geçen bir çatışma sırasında bir solucan deliği tarafından yutulurlar.

    Yattığı zoraki uykudan uyanan Red savaşta kaybedilmiş sınırlardan biri olan Dünya'da gözlerini açar. Bu gezegen tamamen sular altında kalmıştır. İnsanlar devasa gemilerden oluşan filolarda yaşamakta ve hayatlarını idame ettirmek için denizin altındaki enkazları toplamaktadır.

    Gargantia adındaki filolardan birine gelen ve gezegenin tarihçesi ya da kültürü hakkında hiçbir şey bilmeyen Red, Gargantia filosunda ulak olarak çalışan 15 yaşındaki Amy'nin yanına verilir. Barış dolu geçen bu günler hayatı boyunca savaşmış olan Red'i sürekli şaşırtacaktır.

    Yönetmen: Murata Kazuya

    Fragman

    1 Görüş:

    1. Bazıları bu serinin senaryosunu sırg Gen Urobuchi yazdığı için yere göğe sığdıramayacak farkındayım ama kanımca gemiler haricinde sinopsisdeki şeylerin tamamı zaten Orguss serisinin ripoff'u, ki Madoka Magica serisinin de -kendisinin de bir ölçüde kabul ettiği üzere- Kamen Rider Ryuki alıntılarıyla oluştuğu düşünülürse Susei no Gargantia her sezon örneklerini gördüğümüz, çok tutulan, öte yandan senaryo açısındansa vasat serilerden biri olacak gibime geliyor.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi