• Mawaru Penguin Drum - 21



    Hissedebiliyor musunuz? Senenin en iyi finali adım adım geliyor. İddialı konuşuyorum ama Penguen öyle çok iyi bir seri değil, yalnızca muhteşem bir seri! 8. kez farklı ED kondurduğu, bölüm içinde olağanüstü müziklere imza attığı, 21 haftadır inanılmaz bir animasyon kalitesi sağladığından değil, düpedüz muhteşem bir senaryoya sahip olduğu için muhteşem bir seri.

    Çocukların babası Kenzan ile Sanetoshi aslında ölüler. Şimdi biri çıkıp haklı olarak hayaletlerin bu seriyi zayıflattığından bahsedebilir. Ben de onların hayalet değil, yalnızca illüzyon olduklarını söylerim. Bu tartışma uzar gider ama Penguen'i aşırı sevdiğim için asla sonuçlanmaz... kırıcı bile olabilirim.

    Neyse, fazla uzaklaşmadan (ki Penguen'den ne kadar uzaklaşılabilir) bölüme geri dönelim. Yönetmen Ikuhara Kunihiko'nun izleyicilerle oyun oynadığı aşikar. İlk bölümlerdeki anlatıma tamamen zıt düşen hale getirdiği karakterleriyle aslında gördüklerimize, duyduklarımıza, kısacası kimseye güvenmememiz gerektiğini hatırlatıyor... seri boyunca defaatle yaptığı üzere.

    Himari uğruna yaşanan kavga da bunun bir göstergesi. Kanba'nın cool tavrı bu bölümle birlikte -bence- tamamen silinmiş durumda. Artık nefret edilen bir karaktere dönmesinin asıl nedeniyse kendi bencilliği. Öte yandan Shouma için de aynı durum mevcut sanki. O da kendi bencilliğiyle Himari'yi evden postalıyor. Aslında fevri davranışlar bu iki oğlanın da kişiliklerini bayağı değiştirmiş gibi görünüyor. Tabii ki tüm bunların tek bir nedeni var: Komple bir karakter haline gelen Himari'yi başrole taşımak.

    Eh, klaketim olsa bir şeyler çizittirip geçmişe götürürdüm ama onun yerine "ilk bölümleri hatırlayalım" demek de aynı kapıya çıkıyor sanırım. Himari hep korunmaya muhtaç, evde oturup kardeşlerini bekleyen, ufacık tefecik tatlı bir kızdı. Şimdiyse ruh ikizini (kaderini) terk etmeyi kabul edip ve uğrunda ölümü bile göze alıp, karanlık tarafa geçmiş kardeşini kurtarmaya çalışan bir kahramana dönüştü.

    Aslında bölümün "aha da cevap" diye verdiği açıklamaları zaten çoktan biliyorduk, dolayısıyla Penguen bir kez daha doğrudan cevap vermekten kaçındı. Gerçek bir cevaptan sayılabilecek yalnızca tek bir nokta önemli: Sanetoshi'nin bir şekilde Kenzan ile eskiye dayanan bağlantısı. Bence, babasının cenazesinde ne kadar istenmeyen bir çocuk olduğunu hatırlayan Kanba'yı fişekleyen, çoktan ölmüş ailesini varmış gibi gösteren ve onların takdirini kazanıyormuş hissiyatını uyandıran da Sanetoshi. Cümle karışık ama özetle Kanba'nın 6 yaşına kadar tattığı istenmemişlik duygusunu kullanıyor Sanetoshi ve bu sayede Kiga Örgütü'ne çalışmasını sağladığı Kanba'nın, ölmüş babasından takdirini "güya" kazanmasına yol açıyor.

    Momoka ve günlüğünün o meşhur tren saldırısı gününde ne yaptığını tam olarak öğrenmemiz lazım. Bana göre sayısız iplikle örülmüş düğümü çözmenin tek şartı bu.

    3 Görüş:

    1. Aslında penguindrum kunihiko'nun diğer bir işi olan "utena"nın yanında çok hafif kalıyor.Onu da kesinlikle izlemelisiniz,tabii ki sadece sezon animelerini takip etmiyorsanız.İyi günler.

      YanıtlaSil
    2. Keşke Utena'nın neden daha güçlü olduğunu biraz tarif etseydin. Penguen biter bitmez ilk fırsatta izlemek istiyorum ve hayır, sadece sezon animelerini takip etmiyorum.

      YanıtlaSil
    3. Penguindrum'un beyin acıtan bi seri olduğunu ikimiz de kabul edersek,bende utena'nın bu konuda daha iyi olduğunu söylerim.
      Tabii ki hikaye bazında penguindrum "utena"yı aşıcak gibi duruyor.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi