• NO.6 - 5



    Nasıl da berbat bir bölüm... yine! No.6'da yayınlanan bölüm sayısı 5, konu inşasına harcanan bölüm sayısı da 5. Kötü bölüm sayısı 5, berbat bölüm sayısı en az 4. Anladım, zaten anime de manganın hafifletilmiş versiyonu olduğu için böyle olacağını biliyordum da Shion ile Nezumi'nin dans etmelerinin mantığını yine de çözemedim. Güya Nezumi'nin ne kadar güçlü olduğunu göstermek içinmiş. Shion'un baygın durumdaki Nezumi'nin burnunun dibine girip mal gibi bağırması ne içindi peki? Shion'un ne kadar endişelendiğini göstermek içindir o da. Bahane bulmaktan kolay ne var ki!

    Bölümde senaryoya dair tek gelişme Nezumi ile Safu'nun aynı anda bayılmaları, ortak bir düş görmeleri ve bu olayın sonucunun da Shion ile bir alakası olduğunun bizlere gösterilmesi. Şu 2-3 dakikalık sekans dışında Safu'nun büyük annesi öldü, burjuva sınıfı müzeye giderken fukara tayfası Hamlet izlemeye gitti (dışlanmışlıklarını anlatmak için valla (!) süper bir teşbih), bir de Nezumi içinde beslediği inanılmaz büyük aşk nedeniyle Shion'un ani hamlesine tepki veremedi. Yıl olmuş 2011, stüdyo desen Bones... No.6 desen resmen paçavra.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi