• Rainbow - 24-25-26



    Seriyi 1 ay aradan sonra bir çırpıda izlemek tuhafıma gitti. Karakterlerin hepsini yadırdagım. Konuyu bir nebze unutmuşum. Genel bir dramanın hakim olduğu seri de son bölümlerinde bu tavrından vazgeçmiş ve önceki bölümlerin aksine oldukça romantik ve pembemsi bir final çekilmiş. Hani o her bölümde yaşanan gerginlik tamamen rafa kaldırılmış da artık kadro baştan aşağı huzura erdirilmek istenmiş. İyi de olmuş, gerçi ben yine yaşlı amcadan son anda bir numara bekleyiverdim. Yine bir şekilde Turtle'ın katakulliye geleceğini düşündüm ama artık yeter demiş olmalı senaristler. Tek üzüntüm Soldier'a gereken ilginin gösterilmemesi. Lily gibi bir yan karakterin bile son dört bölümde içi iyice dolduruldu ama başrollerden biri olan Soldier'ın hikayesinden hiç dem vurulmadı. Adam resmen bana yabancı kaldı. Ona adanan tek bir bölüm bile çekilmedi. Keşke'den başka bir şey demek gelmez artık elimden.

    Böylesine usul ve sıcak bir final süreci Rainbow'a tam olmamış. Kötü diyemem lakin bir şekilde sansasyonel bir kapanış yapmasını dilerdim. Oldukça hızlı başlayıp beni büyük beklentilere sokan seri ilk bölümlerde OP'den çıkardığım bir düşünceyi son bölümünde gerçekleştirdi. Mario'yu Annchan gibi gösterdi ve herkesin dileklerine yer verdi. 2. Dünya Savaşı gibi Japon ulusunda derin yaralar açan bir dönemin ardında kalan gençleri ön plana taşıyarak hayat mücadelesini anlattı. Bu anlatımda da yer yer haddini belirleyecek kadar sert bir çizgide ilerledi. Kan ve vahşet son 8-10 bölümde yerini yetişkinlerin dünyasındaki aldatmalara bıraktı, çocukları da bu sayede yetişkin bireyler haline getirdi.

    Rainbow'u sevmemdeki neden kendine koymayı reddettiği sınırlarıydı. Son bölümüne kadar bu tutumunu sürdürmesiyse ona büyük saygı duymama yol açıyor. Seriyi iyi ya da kötü diye nitelendirmekten ziyade ne kadar iz bıraktığını düşünmeyi yeğlerim. Rainbow da enikonu iz bırakmış bir seri olarak yer edecek belleğimde. Yine çok bereketli başlayan ve henüz hiçbir projeyi izlemediğim sonbahar sezonundan da hiç değilse en az bir tane bu vasıflara sahip anime çıkması şimdilik tek dileğim.

    1 Görüş:

    1. İlk üç dört bölümünde beni büyük beklentilere sürükledi bu seri. Hatta büyük gazla üçüncü bölümde yorumlamıştım. Fakat 10'lu bölümlerle birlikte o karanlık atmosferden sıyrılıp birden abartılı oyunculuklara, vasat bir şonene dönüştü gözümde. Tabii seriye kötü bir seri demek olmaz ama o başlangıçta yarattığı hava bu hissiyatın en büyük sorumlusu işte.

      Gönül isterdi ki o sansasyonel sona yer versinler, ya da abartılı oyunculuklarla dram yaratma çabası yerine sadelikle gönül çalsınlar. Ama...

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi