• Fullmetal Alchemist: Brotherhood - 7





    The Hidden Truth


    Doktor Marcoh'dan aldıkları enformasyon ışığında soluğu bir an evvel Merkez'deki kütüphanede alan kardeşleri kötü bir sürpriz beklemektedir. Lust ile Gluttony kütüphanenin biletini çoktan kesmişlerdir. Lakin umutların söndüğü bir anda ilginç bir karakter ortaya çıkar ve kardeşlerin üstüne güneş gibi şavkır. İlk seriden de hatırladığımız Sheska okuduğu tüm kitapları ezberleyebilen bir kitap kurdudur ama bu özelliği kardeşlerin işine çok yarayacaktır.

    Felsefe Taşı'nın gizemini çözen kardeşler olayın karanlık iç yüzünü ve ordu bağlarını da ortaya çıkarmış olur. Soluğu kapatılan laboratuvarda alan kardeşler şüphelerinde haklı çıkarlar ve nahoş bir ortamda kendilerini bulmuş olurlar. Alphonse'un üzerine bir zebellah çökmek üzereyken bölüm sonlanır.

    Chibi şova sahne olan bölüm FMA'nın bildiğimiz komedi yanı ağır basan bölümlerinden biriydi. Zaten finaliyle sonraki bölümde gerçekleşecek aksiyonun altyapısını hazırladığını da belli etti. Brotherhood'un ilk FMA'dan farkları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. İlk serideki o mükemmel macera coşkusunun yerine bu sefer FMA dünyasını daha sakince hazmetmemizi sağlayan detaylar her bölümde yavaş yavaş işlenmekte. Beklentilerin aksine daha da iyi bir seri olabilme ihtimali yüksek.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi