• Supernatural The Animation 15-16


    Devil's Trap

    Aman aman aman... Kesinlikle bomba, belki de şimdiye kadarkilerin en iyisi.

    Sam'in üçüncü gözüne yine birkaç görüntü belirir ve Winchester üçlüsü sarı gözlü şeytanı nerede bulabileceğini öğrenir. Yola koyuldukları sırada birkaç bölümdür hep arka planda kalıp kardeşleri takip eden Meg ortaya çıkar ve baba John'u kaçırır. Kardeşlere bir şekilde insan Meg ulaşır ve onları ufak bir tuzağa çekmiş olur. Colt'un kalan üç mermisinden biri Meg için feda edilir ama sarı gözlü şeytanın planı henüz bitmemiştir.

    Bu bölümde inanılmaz zorlama hatalar var ama serideki en yoğun ve en güçlü bölüm olduğu gerçeğini değiştiremiyor. Önce çatıda yaşanan sürprizle inanılmaz bir krize giriyoruz, her şey bitti deyip derin bir nefes çekmişken ED sonrasındaki ikinci büyük sürpriz suratımızda patlıyor. Seri iki bölümdür bayağı iyi işler çıkartıyor. Böyle devam.

    In My Time of Dying

    Evet, artık resmiyete dökülmüştür: Supernatural The Animation iyi bir seri.

    Arka arkaya üç harika bölüm çıkartabilen her seri için durum aynı tabii ama Supernatural kendi yoluna koyduğu taşlara rağmen gazı aldı gidiyor. Durdurabilene aşk olsun. Batı'dan alıp animeye monte edilenler arasında açık ara yaptığını da söyleyebilirim. Her bölümde bu nasıl bir tempo, bu nasıl bir gerilimdir, resmen terleyerek adrenalin atıyorum vücudumdan. Kesinlikle müthiş bir arc.

    Bölüm zaten psikopat bir açılışa sahip de devamında Dean'in hayalet sahneleri yine karaktere layık şekilde verilmiş. Benim en sevdiğim karakter Dean. Dik kafalı ve Sam'e oranla biraz daha yontulmamış gibi duruyor ama aslında kardeşinden üstün olduğu yanları da var zayıf oldukları da. Neyse, Dean'in bu hayalet yaşantısını dizide izlemiştim diye hatırlıyorum. Orada birkaç bölüm süren bu arc animede tek bölümde geçiştirilmiş ama işte bu gibi detaylar yüzünden tempo inanılmaz bir ivme kazanıyor. Bölüm sonunda John Winchester'ın yaptığı tercih akıl alır gibi değil. Bana biraz saçma geldi ama bıraktığı deftere ve tabii ki çocuklarına güvendi sanırım. Yine de bölümdeki son kare şamar gibi indi suratıma. Bir uyarlama için çok iyi gidiyoruz.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi