Bir çorba kaşığının kaç şeker tanesi alabileceğini saymak, sokaktan geçen arabaların plakalarından kelimeler türetmek veya gazın ne zaman biteceğini ölçmek için çakmağı yakıp başında beklemek... Bunların hiçbiri şu bölümden daha sıkıcı olamaz benim için.
Daru hack üstüne hack çaktığı CERN maillerinde gezinirken Okarin'le birlikte eski usul bir kodlama diliyle karşılaşırlar ve bu dili çözecek tek makinenin IBN 5100 olduğunu öğrenirler. Zaten seride bu bilgisayarın lafı sürekli dolanıyordu, şimdi bir amaca hizmet etme şansı yakaladı neyse ki. Bölümün çoğunluğunda, film karakteri olduğunu zannedip buna uygun konuşmaya çalışan Okarin ile zaman makinesine inanırsa babasının yaptığı hataya düşeceğini sanan Makise'nin atışmaları yer alır. Kızın babası şu çok meşhur John Titor olabilir gibime geldi. Bölümde uzaklara dalıp gitmem için çekilmiş o kadar çok sahne vardı ki ne düşündüğümü ben de hatırlamıyorum.
Sesçisinden nefret ettiğim Mayuri'nin alık hareketleri de eklenince kızı izlemek benim için tam bir işkence. Her şeyin üstüne bölüm finalini de "arka bahçemizdeki kilise"ye bağladılar ya artık iyice hafif bir seriye dönüştü Steins;Gate. Keşke bendeki mikrodalga da zamanı bükebilse de bu seriyi seçmeden önceki halime geri dönebilsem.
0 Görüş:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.