• Fullmetal Alchemist: Brotherhood - Yet Another Man's Battlefield



    OVA'lar çıkmaya devam ediyor. Bu bölümü izlerken fena halde Ishbal savaşını anlatacak bir film yapılmasını diledim. Galiba projenin tek eksiği bu kaldı. Neredeyse her karaktere değinmeye çalışan bir seriydi, OVAlar ile kenarda kalmış karakterlere de gereken ihtimamı göstermeye gayret ettiler. Bu kez Mustang ile Hughes'un dostluklarının başladığı akademiye bizleri götürerek her iki karakteri biraz daha güçlendirmeyi başardılar.

    FMA: Brotherhood için benim ağzımdan kötü bir söz çıkmaz bu saatten sonra. O sebeple Mustang'in kurşun isabet eden saatinin ne kadar klişe olduğunu söylemekten ziyade, devlet nişanı bu saatin bir Ishbalan tarafından vurulmasının ancak neleri sembolize ettiğini anlatabilirim. Onu da arif olan anlar diyerek hiç uğraşmıyorum. Hughes'u tekrar görmek beni çok sevindirdi. Seride hak ettiği saygıyı görmesine rağmen süresi daha uzun tutulması gereken bir karakterdi benim için. Hadi şimdi 5. OVA gelsin... eğer varsa tabii.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi